Bir dönemin “üzerinde güneş batmayan imparatorluğu” ve sanayi devriminin baş aktörü İngiltere, modern dünyanın da en medeni ülkelerinden biri. Avrupa denildiğinde akla gelen ilk 5 ülkeden biri olan İngiltere; coğrafi olarak kıta Avrupası’ndan kopukluğu, kültürel ve dini farklılıkları, kendine has para ve ölçü birimleriyle, ister istemez kendini farklı bir yere konumlandırıyor. Neredeyse bütün dünyanın konuşmak zorunda hissettiği dilin ana vatanı olması, köklü üniversiteleri, yüzlerce dil okullarıyla, sadece gezginlerin değil; öğrencilerin de gözde ülkelerinden biri.

Eğer İngiltere’nin sadece Londra’dan ibaret olduğunu düşünenlerdenseniz, doğanın oldukça cömert davrandığı İngiltere’nin saklı kalmış doğal güzelliklerini keşfetmek, yüzyıllar boyunca var olmuş bir imparatorluğun tarihi zenginliğini öğrenmek, tarih ve kültürün birleşimiyle ortaya çıkan sanat galerilerini ziyaret edip tiyatrolarını izlemek, yüzyıllardır pişirilen yemeklerini tatmak, mimarisi bozulmamış sokaklarında gezmek, barlarında Ale biralarını içmek ve tutkulu futbol anlayışlarına tanıklık etmek için İngiltere’yi seyahat planlarınız arasına eklemelisiniz.

İngiltere Nerededir?

Avrupa kıtasının kuzey batısında, Atlas Okyanusu üzerinde yer alan, Birleşik Krallığı meydana getiren 4 ülkeden en büyüğüdür.

İngiltere'ye Nasıl Gidilir?

Hemen hemen haftanın her günü, ülkemizin büyük şehirlerinden, İngiltere’nin büyük şehirlerine uçuşlar gerçekleşmektedir. Türk Hava Yolları, Pegasus, Atlas Global ve British Airways’in düzenlediği direkt uçuşlarla İngiltere’ye ulaşabilirsiniz. Diğer Avrupa ülkeleri üzerinden gerçekleşen aktarmalı uçuşlar da, bir diğer seçenek olabilir.

İngiltere'ye Ne Zaman Gidilir?

İngiltere, genel olarak yağmurlu ve gri havasıyla bilinen bir ülkedir. Nisan-Eylül ayları arası gezmek için en doğru zamanlar olmasıyla birlikte, en yüksek sıcaklıklar Temmuz ayında ölçülür.

Çok zengin bir kültür ve gelenek yelpazesine sahip olan İngiltere’de yepyeni bir dünya keşfetmeniz mümkün. İngiltere’nin mutlaka görülmesi gereken en önemli şehirler ve bölgelerini sizin için listeledik.

  • Londra

    Londra

    Modern mimari ve Victoria dönemi mimarisinin birleşimiyle bezenen şehir, göz kamaştıran bir güzelliğe sahiptir. Thames Nehri’nin ikiye böldüğü şehrin en bilindik sembollerinden biri, yine aynı nehrin üzerinden geçen Tower Bridge’dir. Bu köprü, dünyanın açılabilen en büyük köprüsüdür. Köprü üzerindeki Tower Bridge Exhibition adlı müzeye uğrayabilir, Glass Floor adlı cam zeminde, metrelerce yükseklikte yürümenin heyecanını yaşayabilirsiniz. Tower Bridge yakınlarındaki Tower of London, yaklaşık 1000 yıllık tarihi ve şato görünümüyle oldukça dikkat çekici olan bir diğer tarihi yapıdır. Yıllar boyunca farklı farklı amaçlarla kullanılan bu yapı, şimdilerde imparatorluk tacı dahil birçok tarihi eserin sergilenmesi için kullanılmaktadır.

    devamı için tıklayın
  • Brighton

    Brighton

    İngiltere’nin Manş Denizi’ne bakan kıyısındaki sayfiye şehridir. Bir tatil kasabası gibi gözükse de, sıcaklıklar bizim alıştığımız deniz tatili derecelerinin altında olduğundan, denize girmek konusunda çekimser kalabilirsiniz. Dışarıdan bakıldığında, Asya ülkelerinin mimarisini andıran Yazlık Kraliyet Sarayı (Brighton Royal Pavillion), içerisindeki botanik bahçesi ve düzenlenen sergileriyle oldukça etkileyicidir. Brighton’un sembollerinden biri olan, sahildeki asırlık Brighton İskelesi, en ucundaki eğlence kompleksiyle oldukça keyifli ve görülmeye değerdir. Brighton Müzesi ve Sanat Galerisi, Hove Müzesi ve Sanat Galerisi girişleri ücretsiz olan ve çok farklı koleksiyonlara ev sahipliği yapan müzelerdir. The Lanes denilen bölge ise ; antika eşyalar satan dükkanları, plakçıları, kafe ve restoranlarıyla Brighton’nun en sevilen yeridir. Tatil beldesi olması sebebiyle ve İngiltere geneline kıyasla ılıman iklimiyle, yaz aylarında yerli yabancı turistlere ev sahipliği yapan Brighton’un gece hayatı da oldukça hareketli ve renklidir. Yaz aylarında gerçekleştirilecek bir İngiltere seyahatinde 1 gününüzü Brighton’a ayırırsanız, pişman olmazsınız.

    devamı için tıklayın
  • Yorkshire

    Yorkshire

    Endüstri Devrimi’ne kadar İngiltere’nin göz bebeği olan şehir, sanayileşme anlamında geride kaldığından çekim merkezi olma özelliğini kaybetmiş. Doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle, İngiltere'nin mutlaka gezilmesi gereken şehirleri arasında listenin başlarında olmayı hak ediyor. Orta çağ, Victoria ve Georgian mimarisinin kombinasyonuyla inşa edilmiş olan şehirde, kendinizi tarihin tozlu sayfalarında kaybolmuş gibi hissedebilirsiniz. UNESCO korumasında olan ve Victoria dönemi mimarisiyle inşa edilmiş Saltaire Köyü, gizli kalmış mücevher Staithes Köyü, heykelleri ve doğasıyla göz alan park Yorkshire Sculpture Park, tarihi alışveriş merkezi Victoria Quarter, doğanın cömert armağanlarından Upper Wensleydale Şelaleleri, labirentleri ve ağaçtan oyma heykelleriyle Yorkshire’daki en ilginç yerlerden olan Forbidden Corner, Yorkshire’da mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir.

    devamı için tıklayın
  • Manchester

    Manchester

    Sanayi devriminin temellerinin atıldığı şehir olarak bilinen Manchester, İngiltere’nin alışveriş, eğlence ve spor anlamında en çok tatmin eden şehirlerinden biridir. Sanayileşmiş bir şehrin özelliklerinin, tarihi binaların etkisi ve dünyaca ünlü bir futbol kulübüyle birleştiği Manchester, gezilmesi gereken şehirler arasında olmayı hak ediyor. Manchester şehri sınırlarındaki Irwell Nehri kıyılarındaki Manchester Üniversitesi Kampüsü içerisinde yer alan Manchester Müzesi, antropoloji ve doğa tarihine dair milyonlarca eser sergiler. Manchester Üniversitesi’ne bağlı John Reynolds Kütüphanesi de, hem mimari, hem içerik açısından görülmeye değer yerlerdendir. Manchester Katedrali, yine Irwell Nehri kenarında Gotik mimariyle inşa edilmiş, İngiltere’nin en büyük katedralidir. Daha güncel İngiliz tarihiyle ilgiliyseniz; İnsanlık Tarihi Müzesi, Bilim ve Sanayi Müzesi, günümüze daha yakın bilgi ve eserlerle donatılmış, dikkat çeken müzelerdir. Geri kalan zamanlarınızda, Castlefield ve Heaton Park’ta yürüyüş yaparak, parkların içerisindeki yapıları ve etkinlikleri keşfedebilirsiniz. China Town’u ziyaret edip, leziz Çin yemeklerini tadıp, alışveriş yapabilirsiniz. Manchester’a kadar gelmişken, dünyaca ünlü bir futbol kulübünü kendi evinde izlemenin keyfine varmak isterseniz, ziyaret etmeniz gereken nokta Old Trafford Stadyumu olacaktır.

    devamı için tıklayın
  • Bath

    Bath

    Roma döneminden kalma kaplıca ve hamamlarıyla meşhur olan, tarihi anlamda oldukça zengin bir şehir. Gezme önceliği vermeniz gerekenler; Roman Baths olarak adlandırılan 2000 yıllık hamam/kaplıcalar, 500 yaşını aşmış kilise Bath Abbey, üzerinde dükkanların olduğu 250 yıllık köprü Pulteney Bridge, bitişik nizam evlerle hilal şeklini almış yapı Royal Crescent gibi yapılardır. Edebiyat meraklılarına, Jane Austen’a adanmış Jane Austen Center adında bir ev olduğunu da hatırlatmadan geçmemek lazım.

    devamı için tıklayın
  • Lake District

    Lake District

    İngiltere’nin kuzey batısında bulunan, ülkenin en büyük milli parkıdır. Parkın içerisinde irili ufaklı 20 civarı göl bulunur. İngiltere’nin en büyük gölü olan Windermere Gölü de, bu bölgededir. Eğer doğayla bütünleşeceğiniz ve doğa aktiviteleriyle harcamak istediğiniz bir tatil planlıyorsanız, doğru yerdesiniz. Doğa yürüyüşleri, bisiklet, yelken sporlarıyla keyifli zaman geçirip, bol bol piknik yapabilirsiniz. Göllerin üzerinde tekne turuna çıkabilir veya deniz bisikletiyle gezinebilirsiniz. Doğanın içerisinde kaybolan ev veya otellerde kalıp, göl kenarında huzurlu yürüyüşlere çıkabilirsiniz. Araba kiralayıp, parkın yakın çevresine konumlanan köy ve kasabaları da keşfedebilirsiniz.

    devamı için tıklayın
  • Salisbury

    Salisbury

    İngiltere’nin ikonik görsellerinden biri haline gelen Stonehenge, Salisbury şehrinin yakınında yer alıyor. Neolitik dönemden kalma bu yapının, kim tarafından yapıldığı hala tartışmalı olsa da, M.Ö. 2.500 yılında yapıldığı tahmin ediliyor. Bu güzel kasaba, dünyaca ünlü Stonehenge’in gölgesinde kalmayacak kadar değerli yapılara sahip. İngiltere’nin yazılı olmayan anayasası Magna Carta’nın kopyasından birinin verildiği kilise Salisbury Katedrali, Stonehenge de dahil olmak üzere birçok arkeolojik kalıntının sergilendiği Salisbury Müzesi; 800 yıldır pazar olarak kullanılan Market Square, görülmesi gerekenlerden sadece bazıları.

    devamı için tıklayın
  • Cotswolds-Gloucestershire

    Cotswolds-Gloucestershire

    Dağlık alanda konumlanmış köy ve kasabaların yer aldığı, içerisinden derelerin geçtiği, yüzyıllık taş evlerin süslediği, belki de “burada kalsam yaşlanmam” dedirtecek yerlerden biri. Sanatçıların mesken tuttuğu Cotswold, 1966 yılında “Sıra dışı doğal güzellik alanı” ilan edildi. Eski şatolardan bozma otellerde kalabileceğiniz şehirde, onlarca köy ve kasaba bulunuyor.

    devamı için tıklayın
  • Cornwall

    Cornwall

    İngiltere’nin güneyinde, yarımada gibi denize uzanan uç noktasında bulunan şehirdir. Denize kıyısı olan bu şehir, hem su sporları açısından çok zengindir; hem de doğa ananın cömert dokunuşlarına sahiptir. Tam bir sörf cenneti olmasının yanı sıra, dünyanın en ünlü açık hava tiyatrosu olan Minack Theatre, ilgi çekici sergilerin düzenlendiği Pendennis Castle, futuristik kubbelerden meydana gelen ve içinde dünyanın farklı yerlerinden gelen bitkilerin yetiştirildiği Eden Project, farklı türde baykuşlarla tanışabileceğiniz baykuş barınağı, görmeniz gereken yerlerden sadece birkaçı. Tarihi kaleler, göz alıcı bahçelerle bezenmiş, dönem filmlerinden fırlamış gibi görünen evler, balıkçı barınakları, bakir plajlar ve yeşil tepelerle Cornwall’da kendinizi tarihi bir İngiliz romanındaki bir karakter gibi hissetmek işten bile değil. İngiltere’de antikalarıyla ünlü köy ‘Bourton-on-the-Water’, pazarlarıyla meşhur Tetbury, alabalık çiftlikleri ve evleri ile ünlü Bibury gibi keşfedilmeyi bekleyen onlarca köy ve kasaba bulunuyor. Ayrıca; Oxfordshire, Wiltshire, Somerset, Worcestershire ve Warwickshire gibi bölgelerde de, otantik İngiliz yaşantısını deneyimleyebilirsiniz.

    devamı için tıklayın

Londra fotoğraflarının ve kartpostallarının birçoğunda önümüze çıkan bir diğer sembol yapı, 106 metre yüksekliğindeki Big Ben saat kulesidir. Bu saat kulesi, Thames Nehri’nin kıyısındaki Westminster Sarayı olarak bilinen parlamento binasının hemen köşesinde yer alır. İngiltere parlamenter monarşiyle yönetilen bir ülke olduğundan, kraliyet ailesi hayatın bir parçasıdır. Buckingham Sarayı, kraliyet ailesinin yaşadığı ve çalıştığı 300 yıllık bir yapıdır. Ancak; sadece Ağustos-Eylül ayları içerisinde gezilebilen sarayda, en çok ilgi gören aktivite ise; askerlerin günlük nöbet değişimleridir.


Birçok tarihi eserin yanı sıra; Anadolu eserlerine de bir bölüm ayıran British Museum, balmumu heykelleriyle meşhur Madame Tussauds Müzesi ve dünya doğa tarihine dair 70 milyonu aşkın örneğin sergilendiği Doğa Tarihi Müzesi, turistler tarafından en çok ilgi gören müzelerdendir. Sanat tutkunlarının en önemli uğrak noktalarından National Gallery ve dünyanın en önde gelen modern sanat galerilerinden Tate Modern, Londra’nın en önemli çekim merkezlerindendir.

Her Avrupa şehrinde olduğu üzere cıvıl cıvıl meydanlar ve gün boyu yaşayan caddeler Londra’da fazlasıyla mevcuttur. Londra’nın en önemli meydanlarından Piccadilly Circus, alışveriş merkezleri ve mağazalarla dolu Oxford Street, hippi merkezi olarak bilinen Camden Town, açık hava etkinliklerinin merkezi Trafalgar Meydanı, sokak sanatçıları ve satıcılarıyla meşhur Covent Garden, filmlere konu olan ve Portabello pazarıyla meşhur Notting Hill, keyifli zaman geçirebileceğiniz ve bir şeyler yiyip alışveriş yapabileceğiniz yerlerden en popülerleridir.

Londra’nın dini yapılarına dair ilginiz varsa ve fikir sahibi olmayı dilerseniz, St Paul’s Katedrali ve Westminster Abbey, hem mimari açıdan, hem de anlamları açısından görülmeye değer dini yapılardandır.

Londra’nın en huzurlu yeri olan Hyde Park; Harry Potter dahil bir çok filmin çekildiği Warner Bros Studios, Londra’nın sembollerinden olan dünyanın en büyük dönme dolabı London Eye, listenize mutlaka eklemeniz gereken diğer yerlerdir.

İngiliz mutfağı, Fransız veya Uzak Doğu mutfağı kadar popüler bir mutfak olmasa da, kendine has lezzetleri ve reçeteleri olan köklü bir mutfaktır. Geleneksel İngiliz mutfağını deneyimleyebileceğiniz restoranlar bulabileceğiniz gibi, dünyanın her yerinden aldığı göçler sebebiyle İngiltere’de farklı farklı mutfakları ana vatanlarındaki lezzetleriyle tatma şansına ulaşabilirsiniz.

İngiliz yemeği denilince, ilk akla gelenlerden biri kuşkusuz Fish&Chips’dir. Özel bir kızartma hamuruyla kaplanıp kızartılan balık filetosu, yanında tartar sos, bezelye püresi ve patates kızartmasıyla sunulur. Patates kızartması yanında özel sirke sosu ile servis edilir.

Diğer İngiliz klasikleri; yengeç köftesi olarak çevirebileceğimiz Crab Cake, sebzelerle kavrulmuş kıymanın patates püresiyle sıvanıp, fırında bir lazanya edasıyla pişirildiği Shepherd’s Pie, yemeklerin yanında ekmek gibi yenilen İngiliz Pudingi, blok et severlerin favorisi Sirloin Steak, kökleri saraya dayanan asil yemek Beef Wellington, İngiltere’nin en eski yemeklerinden Beef Pie, hem bizim damak tadımıza uyabilecek, hem de dünyaca ünlü olan İngiliz yemeklerindendir.
 

Bizim kahvaltı anlayışımıza çok uymasa da, İngiliz Kahvaltısı da dünyada çok bilinen lezzetlerdendir. Göz yumurta, domuz sosisi/pastırması, mantar, fasulye ve domatesin bulunduğu bir kahvaltı tabağıdır.

Tatlı olarak da, daha çok pay ve tart türü tatlılar konusunda uzman olan İngilizlerin, Bread and Butter Pudding gibi birçok puding benzeri tatlı reçeteleri de vardır.


Vize gerekir mi? Vize nasıl alınır?

İngiltere, bir AB ülkesi olmasına rağmen; Schengen anlaşmasına dahil değildir. Bu sebeple; İngiliz Konsolosluğu’na başvurarak, İngiltere vizesi almanız gerekmektedir.

Türkiye ile saat farkı ne kadardır?

İngiltere yerel saati, Türkiye yerel saatinden 3 saat geridedir.

İklimi:

İngiltere, bir ada olan Birleşik Krallığın parçası olduğundan, okyanus ikliminin etkisinde kalan bir ülkedir. Okyanus iklimi, kışların çok sert geçmediği (sıfırın altına pek düşmediği), yağışların yıl boyu devam ettiği, yazları ise aşırı sıcaklıkların ölçülmediği bir iklim tipidir.

Para Birimi:

İngiltere’nin para birimi, Pound olarak da bilinen İngiliz Sterlinidir.

Genel olarak fiyatlar nasıldır?

Londra gibi şehirlerde ve özellikle de şehir merkezlerinde fiyatlar, ülke geneline nazaran daha yüksektir. Eğer, ortalama bir restoranda yemek yemek isterseniz, minimum 15 Poundu gözden çıkarmalısınız. Fast food zincirlerinde, 3-5 Pounda karnınızı doyurabilir; marketlerden sandviç+meyve suyu+cips gibi menüleri 3 Pound gibi fiyatlara alabilirsiniz. Çin ve Meksika mutfağı sunan restoranlarda, 7-10 Pound civarı ücretler ödeyip; açık büfeden karnınızı doyurma imkanı da bulabilirsiniz. Publarda biraları 3-5 Pound, kahveleri 1,5-2 Pound arası fiyatlara içebilirsiniz.

Restoran & mağazalar kaça kadar açıktır? Hangi günler kapalıdır?

Hemen hemen her Avrupa ülkesinde olduğu üzere, İngiltere de Pazar günleri uykuda olan ülkelerdendir. Pazar günü, bütün sokak pazarları kapalıdır. Harrods gibi çok büyük mağazalar ise, öğlen saatinde açılıp, akşamüstü kapanır. Şehir merkezlerindeki restoranların bir kısmı öğlene doğru açılıp, akşam olmadan kepenk indirirler. Şehir merkezinde veya bir metropolde değilseniz, tamamen uyuyan bir şehirle karşılaşabilirsiniz.

Pazartesi-Cumartesi arası; sabah 10.00 civarı açılan mağazalar akşam 17.00-18.00'e, Harrods gibi büyük mağazalar 21.00’e kadar açık kalırlar.
Restoranların verdikleri hizmete göre, çalışma saatleri değişiklik gösterir. Sabah 09.00 civarı açılmaya başlayan kafe ve restoranlar, gece yarısına kadar hizmet vermeye devam ederler.

En önemli şehirlerini gezmek için kaç gün gerekir?

Sırf Londra için, en az 4 güne ihtiyacınız olacaktır. Londra’nın yanında birkaç şehir daha gezmek isterseniz; 8-10 gün gibi bir süre, keyfine vararak zaman geçirmeniz açısından yeterli gelecektir.

İngiltere için Önemli Tarihler:

Glastonbury Müzik Festivali: Geleneksel olarak Haziran ayının sonunda gerçekleştirilen Glastonbury, İngiltere'nin en eski ve en ünlü festivallerinden biri. Festival o kadar ünlü ki, her yıl daha kimlerin konser vereceği dahi belli değilken biletler satışa çıktıktan en fazla 10 dakika içinde tükeniyor. Ülkenin Güney Batı'sında bulunan Glastonbury aslında 8.000 kişilik küçük bir kasaba. 40 yıldan uzun süredir aynı yerde düzenlenen festival kendi kültürünü oluşturmuş.
 
Notting Hill Karnavalı: Londra'nın Karayip kültürünün bir meyvesi olan Notting Hill Karnavalı, Avrupa'nın en büyük sokak festivallerinden biridir. 1966'dan beri gerçekleştirilen ve uzun yıllar boyunca adı karışıklıklar ve polis şiddetiyle anılan karnaval artık hükümetler tarafından da destekleniyor. Karnaval alanındaki polis memurlarını fotoğraflar çektirirken veya dans ederken görmeniz olası. Her yıl yaklaşık 1 milyon insanın katıldığı festival Ağustos ayının son günlerinde düzenleniyor. Dans etmeyi seviyorsanız, asla kaçırmayın!
 
Reading Festivali: Avrupa'nın en eski müzik festivallerinden olan Reading, günümüzde Glastonbury'den sonra ülkenin en büyük ikinci müzik festivalidir. her yıl 70.000'den fazla kişinin katıldığı festival Ağustos ayının son günlerinde düzenlenir. Aklınıza gelebilecek neredeyse her sanatçıya yıllar içinde ev sahipliği yapmış olan festival, ünlü İngiliz festivallerinin en önemlilerinden biri.
 
Thames Nehri Festivali: Eylül ayı boyunca düzenlenen Totally Thames, Londra'nın kalbi olan Thames'in kutlandığı geleneksel bir modern sanat ve yaşam festivalidir. Ücretsiz olan festival boyunca bir çok sanat enstelasyonu kurulur,konserler, canlı performanslar ve nehirde yelkenli ve bot yarışları yapılır. 
 
BFI London Film Festivali: British Film Institute yani Britanya Film Enstitüsü'nün her yıl Ekim ayında düzenlediği Londra Film Festivali, ülkede sinemacılığı geliştirmek ve korumak için başlatılmıştır. Günümüzde her yıl 300'den fazla filmin tarihi salonlarda gösterildiği ve bir çok yüksek bütçeli filmin galasının yapıldığı festival, eğer bir sinema meraklısıysanız İngiltere seyahatinizde mutlaka yer almalı. 
 
Greenwich & Docklands Uluslararası Festivali: Haziranın son haftası-Temmuzun ilk haftası
 
Pride London: Haziranın son haftası-Temmuzun ilk haftası
 
V (Virgin) Müzik Festivali: Ağustos

5 dakikada İngilizce 10 kelimelik/cümlelik dil rehberi

Evet- Yes (yes)
Hayır- No (no)
Teşekkür ederim- Thank you (tenk yu)
Rica ederim- You’re welcome (yor velkam)
Afedersiniz- Sorry (sori)
Günaydın- Good Morning (gud mooning)
İyi akşamlar- Good Evening (gud ivning)
Hesabı alabilir miyim?-  Check please? (çek piliis)
Şehir merkezine nasıl gidebilirim?- How can I go to the city center? (hav kan ay go to dı siti sentır)
 

İngiltere’ye gitmeden önce bilmeniz gereken 10 şey:

1. Diğer AB üyelerinden farklı olarak, İngiltere’nin para birimi Pounddur. 1 Poundun altındaki paralar için, penny terimi kullanılır.
2. İngiltere’nin bütün ölçü birimleri, bizim kullandıklarımızdan farklıdır. İnç, ons, pound gibi farklı birimlerle karşılaşacaksınız.
3. İngiltere’de trafik soldan akar. Karşıdan karşıya geçerken aklınızda bulundurun.
4. İngiliz prizleri bizimkiler gibi ikili değil, üçlüdür. Kendi elektrikli aletlerinizin fişlerini, bir adaptör yardımıyla üçlü prizlere uydurabilirsiniz. İster gitmeden önce buradan temin edebilir, isterseniz İngiltere’den alabilirsiniz.
5. İngilizler, bekledikleri sıralara çok saygılılardır. Müze, metro veya kasa kuyruğunda bir düzen bozukluğuna sebebiyet verirseniz, sert tepkilerle karşılaşabilirsiniz.
6. İngilizlerin toast (tost) dedikleri yemek, üzerine tereyağı sürülmüş kızarmış ekmektir.
7. Mesai saati başlangıcı veya bitiminde, metro turnikeleri açık olabiliyor, biletsiz geçmeyi aklınızdan bile geçirmeyin; 80 pound cezası var.
8. Restoranda yemeğiniz bitmiş olsa bile, çatal bıçağınızı yan yana ve yüzüstü tabağınıza koymazsanız, garson servisinizi almaya gelmez.
9. Hangi mevsimde gidiyorsanız gidin, yanınıza bir şemsiye almayı ve en azından acil durumlarda sarılabileceğiniz bir şal bulundurmayı unutmayın.
10. İngilizlerin meşhur barlarının hemen hemen hiçbirinde garson bulunmaz. Bara gidip, siparişinizi kendiniz vermeniz gerekir.